ESENKÖY BELDESİ |
Marmara Denizi’nin yumuşak dalgalarının kıyısını okşadığı, denizi ve ormanı ile bir cennet köşesi Esenköy. teknolojinin hışmına uğramadan, bağrında sakladığı doğal Kıyı boyunca piknik alanları, ormanla kaplı dağları, tepeleri ve kaynak sularıyla doğaya özlem duyanların vazgeçemediği bir güzelliktedir. Kendine özgü rengi, kokusu ve konaklama tesisleri ile her yıl binlerce konuğa ev sahipliği yapar. Yalova İl merkezine 32 km.Çınarcık ilçe merkezine 13 km. Armutlu’ya ise 19 km.’lik bir mesafede konumlanmış tam bir dinlenme ve eğlence yeridir. Türk çeşmeleri, Rumlardan kalan iki kilise kalıntısı ve dağlarında bulunan manastır kalıntıları ile tarih kendini göstermeyi sürdürür. Beldede Kestane ağaçlarının çevrelediği piknik alanları, Bülbül Deresi’nin buz gibi suları ile de ünlüdür. Esenköy de tarım amaçlı kullanılan arazileri de genellikle zeytin üretimi yapılmaktadır. Balıkçı barınağı ve yat limanı bu şirin tatil beldesinin cazibesini daha da artırmaktadır. |
KORU BELDESİ |
Çiçek ve tarih kokar Koru Beldesi.. Koru Beldesi’nin tarihi Bizans İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Beldeye o tarihte, Rumca güzel orman anlamına gelen Kuri 1924 yılına kadar belde nüfusunun tamamını, yerleşik Rum nüfus oluşturmakta idi. 1924 yılında mevcut Rum nüfus ile Yunanistan’ın Selanik şehrinin, Drama ilçesinde yaşayan Türk nüfusu arasında yapılan mübadele neticesinde, belde nüfusunun tamamı Türk’lerden oluşmaktadır. Belde, Türk nüfusun yerleşmesi ile Kuri yerine Koru adını almıştır. Yalova’ya 13 km. uzaklıkta olan Koru Beldesi, ova ve hafif engebeli bir arazi yapısına sahip, denizi ile plajı ile şirin bir sahil beldesidir. Küçükova’nın tamamı birinci sınıf tarım arazisidir. Samanlı dağlarından uzanıp Küçükova’yı baştanbaşa geçerek denize ulaşan Doğan Dere, beldeye bir başka renk verir. Tarımsal sulamada kullanılan Doğan Dere, beldenin tek akarsuyudur. Koru Beldesi geniş orman arazilerinin, meyve dolu ağaçların ve rengârenk çiçeklerin süslediği tam bir doğa harikasıdır. Seracılık belde halkının önemli bir gelir kaynağını oluştururken zeytin yetiştiriciliği, bamya ve bezelye gibi tarla bitkilerinin yetiştirilmesi de yaygındır. Kesme çiçekçiliğin cenneti olan Koru Beldesi, yazlık turizmin son derece hareketli olduğu bir köşemizdir. |
TEŞVİKİYE BELDESİ |
Kuzeyde deniz, güneyde Delmece sırtı, bir yanda masmavi denizi ile sahil şeridi, bir yanda yeşil yaylalar. Dağ, deniz ve yayla turizmi, hepsi Teşvikiye’de bütünleşmiş. Günlük Bozulmamış doğal dokusu, şelaleleri, dağ yolları Teşvikiye’nin en önemli özelliğidir. Teşvikiye, 46 100 dekarlık orman alanı ve temiz havası ile yemyeşil bir beldedir. Bizans zamanından kaldığı sanılan bir hapishaneden dolayı, buraya yerleşen köylülerin yerleşime ilk olarak Zindan ismini verdikleri bilinmektedir. Beldenin tepelerinden denize kadar ulaşan su kemerlerinin hapishanede kalan mahkûmlar tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Cumhuriyet döneminde İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’ın teşviki ile yerleşim, tepeden denize doğru çekilmiş ve bu teşvikten esinlenerek yerleşime Teşvikiye adı verilmiştir. (1960)Her mevsim gezgin ve doğa tutkunlarının uğrak yeri olan Teşvikiye’de Delmece Yaylasında bulunan yayla evlerinde her yıl binlerce insan kalmaktadır. |
KOCADERE KÖYÜ |
Turizm değerlerinin yanı sıra tarihin izlerini de taşıyan Kocadere’nin ilk kuruluşu hakkında çok fazla veri olmamakla birlikte Engere denilen alanda eski bir yerleşime ait kilise, ayazma ve bazı yapı kalıntıları bulunmuştur. Kocadere’nin hafızasından silemediği, halen her 29 Nisan’da anladığı acı olay ise Kurtuluş Savaşı sırasında yaşamış. O günlerde işgal kuvvetleri tarafından köyden toplanan insanların bir kısmı denize dökülerek öldürülmüştür, geri kalan tüm kadın, çocuk ve yaşlılar Bekir Onbaşı’ya ait bir eve doldurularak yakılmışlardır. 880 kişinin can verdiği bu katliamın anısına, aynı yerde yapılan Şehitlik her yıl 29 Nisan’da yapılan anma törenleri ile dolup taşmaktadır. |
ŞENKÖY |
Kuş ve horoz sesleri ile başlayacağınız güzel bir güne Şenköy’ün etli ve leziz zeytinleri ile merhaba diyebilirsiniz. Köy merkezinden denize giderken bir fener göreceksiniz. Eğer bir doğa hayranıysanız, fenerin uzandığı kumsalı ve o görkemli kayalıkların manzarasını seyretmeden sakın geri dönmeyin. |
ÇALICA KÖYÜ |
Bir zamanlar portakal ve mandalina bahçeleri ile tanınan bu şirin köy, bugün baklası, zeytini ve fasulyesinin bolluğu ile ünlüdür. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra köye inşa edilen Kalıcı Konut alanının işlek bir merkez haline getirdiği Çalıca Köyü, Yalova İl merkezine 13 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. |
ORTABURUN KÖYÜ |
Ağaçların arasında sıyrılan her tür spora uygun sakin yolları, temiz havası, kaynak suları insana sağlık ve huzur verir. Bozulmamış doğal dokusu ile bulunmaz doğal güzellikleri olan Ortaburun Köyü’nün Yalova’ya uzaklığı 12 kilometredir. 1893 yılında Batum’dan gelen Laz ve Gürcüler tarafından kurulmuş olup, halen dilerini devam ettirmektedirler. Sebzecilik ve seracılık yapılmaktadır. Emekli nüfusun hâkim olduğu Ortaburun halkı hayvancılık ve ormancılıktan geçimini temin etmektedir. Orman içi yolları düzenleme ve sanat yapıları yapıldıktan sonra orman içi doğa, doğa ve spor aktiviteleri, doğada atlı yürüyüş parkurları açılacaktır. Ayrıca köyde üretilen süt Termal, Çınarcık ve civarın ihtiyacını karşılamaktadır. Devlete ait makilik alanlarda çam fıstığı dikilmektedir. Ortaburun’un doğal dokusundan dolayı arıcılık her geçen gün biraz daha gelişmektedir. Ihlamur çiçeği ve kestane ağacının meyvesi dışarıya pazarlanmaktadır. |